Asrın felaketinin yaşanıldığı lanet güne sadece saatler kaldı. Bundan tam iki yıl önce Kahramanmaraşlı merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem birçoğumuzun sonunu getirdi, birçoğumuz ise çaresizliğe itelendik, yalnızlığa ve umutsuzluğa terk edildik.
Malatya’m acılı günü unutmadı, unutmaz da… Yaşayanlar bilir bu felaketi. Evet, o gün ben kilometrelerce uzakta, şehrimden, hemşerilerimden, ailemden ve akrabalarımdan ayrıydım. Birçoğunun dediği gibi “Yaşayan bilir” bu felaketi. Ben yoktum ama canlarım, ailem akrabalarım oradaydı. Bende bu acıyı yaşayanlardan birisi olarak diyorum ki, depreme saatler kala ne oluyor? Malatya’da neler ve nasıl değişiyor? Değişim yok da sadece binalar mı yapılıyor?
Tam iki yıl geçti, insanlar halen o şoku, o ürpermeyi ve umutsuzluğu üzerlerinden atamadılar. Malatya’da yaşayan yüzbinler çaresizlik içinde beklemedeler bir sihirli değneğin gelmesini. Gidenler oldu, bir daha dönmemek üzere. Ama ya kalanlar ne olacak? Halen 120 binden fazla insan konteynerlerde yaşamlarına devam ediyor. Köylerde ise durum daha acı, ne gelen nede soran var. Birkaç sembolik ziyaretler dışında…
TOKİ aracılığı ile teslim edilen evlerde eksikliklerin olduğunu, buna rağmen aidat istenildiğini duyuyoruz. Ağır hasarlı binaların sırf çıkar ve rant uğruna orta hasara dönüştürülmeye çalışıldığı gözler önünde. Mahkemesi halen devam ediyor da, bir milletvekili bir siyasetçi dahi kulaklarını o yöne çeviremiyor. (Babacan dışında), yanlış gerçekleşen kuralar da işin cabası desek yerinde olur. Bugüne kadar 20 bin 212 konut, 20 iş yeri, 6 bin 93 köy evi teslim edilmiş. Bunu bizzat fahri hemşerimiz Murat Kurum açıklıyor. Ama eksikliklerden dolayı evlerine yâda iş yerlerine geçemeyenlerin sayısı ne bilinmiyor.
Esnaf perişan, Ankara Çarşısı, Başkan Bayram Taşkın’ın meşhur “Mısır Çarşısı” dediği Kanal boyu esnafı çoğu zaman siftah dahi yapamamaktan yakınıyor. Ona mı, olan Hep ziyaretler. Hep “Reklam yapacağız”, “Esnafa sahip çıkacağız” sözleri dolanıyor etrafta da ne oluyor? Neden verilen sözler yapılmıyor. Sami Başkan iki kütüphanede çocuklara verdiği “bedava çorba ve çay” hizmetini abarta abarta sosyal medyasında defalarca kamuoyu ile paylaşıyor. Uyarı ve seslenişlere kulak tıkayarak bunu büyük bir hizmetmiş gibi anlatıyor vatandaşa. Sık Sık TOKİ ve Emlak konut inşaat alanlarına gidip pozlar veriyor sanki belediye olarak kendileri yapıyormuş gibi. Sahi merak ediyorum, Sami Başkan göreve geldiği günden itibaren Belediye olarak elle tutulur hangi hizmeti yaptı deprem mağduru Malatya’ma?
Saatlerin kaldığı 6 Şubat’ta Malatya’mda da anmalar olacak, tüm siyasiler depremzedelerin yanlarına gidip onları dinleyecek. Bu acı bir kez daha tazelenecek. Peki, güzel de, bu şehirde deprem için ne önlemleri alınıyor? Sağlam olmayan zeminlere fore kazıkların çakılması dışında? Battalgazi belediye Başkanı Sayın Bayram Taşkın, mahalle sakinlerine kibarca seslenirken, “Oturduğunuz binalar 30 yâda 40 yıllık, güvenmeyin. Zemin sağlam değil” derken ne söylemek istiyor doğrusu ben çok merak ediyorum. Neden rezerv alanlarında olduğu gibi sert ve yerinde bir açıklama değil de kibarlık tercih ediliyor. Söyleyin sene, “O evlerde oturmaya devam ederseniz ölürsünüz.” Bu sizin sorumluluğunuz da, vatandaşın mal ve can güvenliğini korumak devletin asli görevi değil mi?
CHP’li belediye Başkanları sesleniyor, “Bizler unutulduk. Büyükşehir sesimizi duymuyor. İyi ki kardeş belediyeciliği var.” Bu sesi duyan yok. İnsan bazen kendi kendisine diyor ki, iyi ki, Veli Ağbaba var bu şehirde. Bazen kendi imkânları ile bazen kardeş belediyeler aracılığı ile yardımlar yapıyor. Hatta ayrım yapmadan. Malatya Büyükşehir Belediyesine dahi araç hibe ettiriyor. Halkla bütünleşmenin yanı sıra sorunları çözmeye çalışıyor. Malatya’nın mecliste sesi oluyor. Bunları diyoruz diye aman bizi bu kez de Ağbaba yandaşı görmeyin. Biz halkın sesi olmaya çalışıyoruz. Bu sayfadan en çok eleştiri yaptığımız vekil de Sayın Veli Ağbaba…
Ticaret Odası, Esnaf Odası, Mimarlar Odası, Sivil Toplum örgütleri haykırıyor, “Malatya’yı sahipsiz bırakmayın. Hatalardan dönün. Malatya’da kalifiye eleman yok. Gidiyorlar, durdurun bu göçü.” Peki, duyan kim? Adeta kendileri çalıp kendileri söyleyip, kendileri dinliyorlar misali. Duyun artık bu sesleri, bunlar bana yükselen sesler değil; Sayın vekiller. Malatya’nın 6 vekili ellerinden gelse mecliste dahi bir araya gelmeyecek durumdalar. Bol bol çarşı Pazar gezmeleri yapan, esnaf ziyaretleri gerçekleştiren sonra da bunları sosyal medya hesaplarında paylaşarak kamuoyuna “Biz sahadayız, halkın içindeyiz” diyen vekiller simdi soruyorum sizlere;
Bu gezmeler ile hangi sorunları çözdünüz?
Vatandaş ile buluşmak ve dert dinlemek Malatya’da hangi yaraları iyileştirdi?
Bu yaptıklarınızı samimi buluyor musunuz yoksa sadece sembolik siyaset mi?
Bu sorular o kadar uzar gider ki, ama neyse. Hadi geçen iki yılı unutalım ve gerçekten Malatya’nın sorunlarına el atalım. Öncelikle ayrım yapmadan bir araya gelip istişarelerde bulunmayı mı deneseniz? Nede olsa öncelik Malatya ve Malatyalı sorunları ya… Bir süre önce Muhtarlar Derneği Başkanlığı Malatya’da güzel bir hareket yaptı. Tüm siyasi parti temsilcilerini bir araya getirip kardeşçe Malatya sorunlarının masaya yatırılmasını sağladı. Herkes poz verirken ve açıklama yaparken memnundu. Peki, sonra ne oldu alınan kararların üzerine neden gidilmedi? Diyoruz ki, bu toplantıları gerçekleştirelim, sıklaştıralım ve ayrımsız samimi olarak Malatya’mızı düşünelim. Sizler gerçekten bir daha seçilmek istiyorsanız, bırakın göstermelik sokaklara inmeyi de bütünleşip halkın sesine kulak verin.
Malatyalının sesini duyma zamanı çoktan gelmedi mi? Malatya’mıza gelerek onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ziyareti sırasında dahi şehir için, Malatyalı için bir şeyler istemeyi bilemeyen beceremeyen vekiller artık harekete geçin. Koca koca Oda Başkanları dahi şehrin sorunlarının içeren dosyaları kapı çıkışı zorla 10 saniyelik görüşme ile sunabildiler Cumhurbaşkanı Özel Kalemine. Bir düşünsenize bu eksiklik, yetersizlik Sayın Cumhurbaşkanının mı, Oda Başkanlarının mı yoksa sizin mi? Durun ben söyleyeyim. Tabi ki sizin!
Depreme saatler kala, artık uyanmanın zamanı geldi. Bakmayın söylenenlere, söylenildiği gibi Malatya sahipsiz değil. Ama yediden yetmişe Malatya’nın sahipleri uyuyor. Artık uyanma zamanı geldi geçiyor. Sivil Toplum örgütleri, Odalar, Siyasiler, bürokratlar hatta ve hatta sivil vatandaşlar hadi gelin birlik olalım ve hep bir ağızdan haykıralım; “MALATYA’NIN SESİNİ DUYUN” diye. Eğer birlik olup birleşmez ve sesimizi yükseltmezsek, bizi duyanda olmaz. Ve çarpık yapılaşma ile güzelim Malatya’mızı kaybederiz. Malatya çarşı ne durumda bilen yok, soran çok anlatan yok. Malatya kalifiye elemanlarını kaybederken, doğudan vasıfsız insanlar gelip yerleşiyor güzelim şehrime. İntiharlar artıyor, uyuşturucu satıcıları sokaklarda kol geziyor. Okul önlerine inmeye çalışıyor. Bundan ki, Malatya’nın vefakâr Valisi Yavuz’un özel talimatı ile denetimler sıklaşıyor. Ama bunla olmaz, olmuyor da. Almayalım aramıza bu insanlıktan yoksun tacirleri, kötü komşu edinmeyelim. Son sözüm ise geldiği günden beri geceli gündüzlü Malatya için çalışan Seddar Yavuz’a…
Sayın Valim, gelin bizim bu teklifimizi siz harekete geçirin. Geldiğiniz günden bu yana yaptıklarınız ortada, bu kez de devletin temsilcisi olarak, Malatya’nın abisi olarak bu birlikteliği siz sağlayın. Görünen o ki, Malatya’mda bunu yapabilecek siz varsınız. Yapın bir toplantı, hatta bir değil birkaç toplantı, çağırın şehrin ileri gelenlerini. Yatırın masaya sorunları, istekleri ve çözümleri. Siz harekete geçerseniz uyuyan Malatya’m uyanır. Milletvekillerini, Oda Başkanlarını, tüm Malatya’yı bu küskünlükten, bu uykuya düşkünlükten ancak siz kurtarabilirsiniz. Bakmayın siz bu sessizliğe. Sizi bekleyen Sivil Toplum Örgüt temsilcileri, Oda Başkanları ve en önemlisi de Halk var. Malatya’nın buna ihtiyacı var…
GENEL
3 gün önceGENEL
3 gün önceGENEL
5 gün önceEKONOMİ
6 gün önceGENEL
7 gün önceGENEL
7 gün önceGENEL
7 gün önceGENEL
8 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.